Fotoğraf: Umay Umay

22 Ağustos 2010 Pazar

Ne sandıysak.

Çocuk olmaktan vazgeçtiğim gün , indim o otobüsten.Karnımdaki acıyı , bezbebeklerim unutturmayacak artık.
Gidiyorum .

Gidiyorum;yollar beni kabullenmiyor. Gittiğim yerlerde tanınmamak istiyorum . Başka bir adla , başka bir coğrafyada,yeni bir ömür arıyorum çünkü.Tuzla beslenmeye doymuş,ıslak fakat çorak yanaklarımda kimse sebep aramasın istiyorum . Yani artık sana benzetilmek istemiyorum .
İndim .

Hayat'mış buranın adı . Sevmedim,kasvetli.Ama kuralları çabuk öğrendim.Burada mumları kendin yakıyorsun; sana ne ışık getiren var ne de renkler...Yağmurları sen yağdırıyorsun mesela.Gözlerin bitene dek.Yani ıslanmak için , acıya ihtiyacım var anladım...Alışmak zor..Ve öncelikle , biraz kanaman gerekiyor. Yani kırmızı . İlk rengim bana çok yakıştı .

Buradaki insanlardan çok farklıyım . Başka türlü bir yalnızım burada.Yapamayacağımı bile bile , yapacaklarım için geldim buraya . Otobüsten indim ineli ağzımda bir sigara , ateş yok . Olanları izliyorum , alengirli işler dönüyor. Perşian kadınlar ( bu her yerde böyle sanırım ) , sepya kadınlar ve siyah beyaz erkekler var...Bazıları negatif , beni üşütüyorlar.

Cümlelerim düğümlendi . İlmek ilmek oldu kelimelerim . İlk olarak cümleler örmeyi öğrendim,yalnızlık şiirleri örmeyi.Giydim üzerime fakat ;
Üşüdüm . Çok üşüdüm .

Kahvesizliğe dayanabilirdim ama sensizliğe asla . Bunun için sen hep beni otobüslerde sevdin . Beni terminale götürdüğün zamanlar , en şevhetli dakikalarımızdı. Ağlayarak giden ben , mutluluk verdi sana.Anlık mutluluklarımız bundandı . Benim varolmadığım zamanlarda sevdin sen beni. Bu yüzden , bugün , sadece ve son kez indim otobüsten . Artık temiz kağıdım elimde ;
Bu aşkla ilişiğiniz kesildi.
İmza : Sevgili .

Buraya herşeyimi getirdim . Renkli neyim vardı ki zaten . Hepsini birlikte tüketmiştik . Yanımda bir çeyiz sandığım var ; bir de sen varsın adam sandığım.Ve bir ben aynada , kırılmış on bin parça.

Ama buraya da alıştım . Hayat artık o kadar da kasvetli gözükmüyor gözüme . Sadece çok kırmızım var . Ağlamaktan gözlerim , sıkmaktan diş etlerim kırmızı. Bir de tokadınla beslenen sol yanağım kırmızı . Daha çabuk alışıyorum seyahat etmemeye . Bavullar artık toz içinde .

Seni terk ediyorum bu sefer , gerçekten . Okumakla bitmeyecek kalın romanlardan sıkıldım artık . Sevilmeyen gökyüzümden , mavisizliğimden sıkıldım . Sana kocaman bir şehir bıraktım bir de. Mavin hiç olmayacak o şehirde . Martılara ekmek atacak bir Denizim yoksa , mavilerinin hepsini ben çalacağım . Sense , ne siyah olacaksın artık , ne beyaz. Arada kalmanın o gri tadını yaşayacaksın . O zaman bir de beni anacaksın . Hayatımdaki tek doğrum, coğrafyamı alt üst etti .. Beni sevmeni dilemek , sanmak kadar kolaydı . Ama senin derin hayatından gitmek zorundayım artık . Seni terk ediyorum vücuduma sensizliği zerk ederek .Beni affet .

Ha unutma , her doğan güne lanetini yağdırma diye , gün aşırı güneşler verirdim sana . Ama artık ben yokum , güneşi 27 derecede renklilerle yıka.

Dönme , kalbim keser ayaklarını .
Seni terk ediyorum artık ben ,
Neden : SEN !

2 yorum:

  1. Yazılarınız düğümlendi boğazımda.kalbimle okudum hepsini...Dedim ki hala acılarını ciddiye alan insanlar var bu hayatta.Terkedilmişken aslında güçlü olabilmek adına sevgiliyi içinde terkederek ayakta kalan birileri var benim gibi.Kırmızı rengi seçen bikaç kadın var işte hala.oysa kimse bilmez insan neden Kırmızıya sığınır...

    YanıtlaSil

bir şey diyeceğim