Fotoğraf: Umay Umay

22 Ağustos 2010 Pazar

Bitmek bilmeyen Sorular.

Biliyor musunuz?
Aslında size çok şeyler söyledim.
Biraz yalana katık ettim öyle içtim sizi
Aslında ben sokak lambalarının içinde ,
Işığı soğukken en çok titreyenim.
Dayanıklılık yalan yani.

Biliyor musunuz?
Siz beni çocuk uyutur gibi ninni-masal,
Kısacası yalanlarınızla uyuturken.
Ben hep taklit yaptım.
Gözlerimi sımsıkı kapattım titremesinler diye.
Bunları size neden mi yazdım ?
Çünkü sabaha kadar hiç uyumadım sandım .

Biliyor musunuz ,
Yanınıza gelirken
En çok geri dönüşlerden korkuyordum
Ben sizden ziyade
Beni size getiren o yolda uçuşan kelebekleri seviyordum.
Başka bir iklimde
Daha çok memleketime benzetiyordum o kelebekleri
Sözlerim yalan kokmuyordu
Hiç bir şey doğru da olmuyordu
Ama siz beni bıraktığınız otobüs duraklarını çok da sevmiyordunuz.
O yol sizin ömrünüzde en bitmez en aşılmaz yol oluveriyordu bi anda.
Beni sevdiğinizden değil
Gitmemi istemeyişinizden değil
Sadece yollar çok uzundu.

Bunları size neden anlattığımı
Size nasıl izah etsem de anlayamayacağınızı biliyorum
Ve her seferinde ,
Daha yukarılara kaçmak için
Birkaç punto fazla topuklu ayakkabılar giyiyorum.

Sonra sevgili dostlarınızla aynı havayı soluyorum
Bir hoyratlık giriveriyor kanınıza
Kan ter içinde kalıyor,yeni izler aşılıyorsunuz tenime
Sonra bunları kabullenmiyor
Memleketimin en güzel
En saf
En bozkır kokan şivesiyle
Kızıyorsunuz bana
Kızamıyorum.

Bunları size neden mi anlatıyorum ?
Sevgili sevgili.
Ben uyanıkken pek de sevimli olmuyorum .
O kadar hoyratım ki.
İklimimiz tutmuyor o anda
Benim bitki örtüm yara bere
Ben uyanıkken bu kadar saf söyleyemiyorum
Hiç susmadan konuşan gözlerini aslında nasıl sevdiğimi
Biliyorum saat yediyi çeyrek geçecek az sonra
Sen uykunun en tatlı yerindeyken
Ben tentürdiyot ve tütün kokacağım.
Saatim çalmadan ,
Bıraksın gözleriniz beni aşağılamayı
Bırakın,
Son kez ve sadece
Sarılayım size.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

bir şey diyeceğim