Fotoğraf: Umay Umay

28 Nisan 2011 Perşembe

Yarım mı kaldık dersin Yeşil?

Burası yarım kalmışlıklarla dolu.Aç gözlü biri sanki herşeyin ucundan ısırmış.
Burada herşey yarım.Tamamlanmış,sonu olması gerektiği gibi yazılmış ve bitmiş bir hikayesi olan kimseyle tanışmadım henüz.Herşey bitmiş ama,yarım .
Benim de tamamlayabildiğim bir hikayem olmadı hiç,ama inatla yazmaya devam ettim.Kalemi nefesimle ısıtıp devam ettim yazmaya.Bir kaç kelime daha kurtarabilme ümidiyle.Ama yine yarım kaldı her şey.Hiç sonu geldiği için,bitmedi duygularım.Bitmesi gerektiği yerde ya aç gözlüydü kalbim,ya inatçı.Belki de bu yüzden çok makyaj yapıyorum , kızmasına rağmen.Göz çukurlarımda yarım’larım uyuyor.Yarım yamalak büyüttüm hep içimde,yarım bir aşk,yarım bir hayat,yarım bir adam ve onun yalanlı hikayesi.
Kalemi elime alma sebebim de bu ısırılmışlık,bu emilmişlik oldu.20 yılımı yarıya bölen de buydu,ömrümün en eksik yeriydi belki de.Bazen hepimiz cesur olmak zorundayızdır.Çünkü değişmiyor cevaplar,duymak istediklerimizi söylemiyorlar bize,o korktuğumuz bakışlar tadımıza bakıyor.Ve en önemlisi korkular ısırıyor her yanımızı.Beni cesur olmaya zorlayan,korkaklardı aslında.Hiç bir hikaye yarım kalmamalı,hepsine en azından bir son yazılmalıydı.Sonlar zaten kötüdür demişti diğer yarım.Ama yine de bir son yazılmalı,en azından neye üzüldüğünü bilmeli insan .Diğer yarım diyorum hala,bak yine yarım …Eğer aynı yerden kırılmamışsa,yarımlar bir bütün etmez.Aynı yerden mi kırılmıştık biz ? Bilmiyorum.İkimizi toplasak bir hayat eder miyiz?
Hep aynı terane,bıkmıyor insanlar klişeleşmiş cümlelerden.”Kendine değer ver,kırılma,güçlü ol,kimse senden değerli değil”.Hadi oradan ! Bunları derken yorganın altından gelen hıçkırık sesini duyabiliyorum.Hepimiz gibi.Bir kere de sen alsaydın keşke kalemi eline,yarım kalmış hikayeye noktayı sen koysaydın diyorum.Hep birşeyler diyorum ve bu senin pek de umrunda değil.Bir sonu olsundu..Olmalıydı.En azından bir ucumu bağlasaydın.
Yarım kalan bir hikayeden bahsetmiştim di mi? Ha evet evet konu yine sana gelmiş.
Yarım kalan her hikaye,gözlerinden bir bakışı çalar.
Bir yorgunluk koyar yerine,bir sızı ekler.
Her şey tamamlanabilmeli,yarımlar da tamamlanmalı,anlıyorsun ya Yeşil?
Buz gibi duran bir ben vardı nice zamandır.
Ve şimdi ayaklarının altından sızan,benim sularım.
Yazdım işte sonunu.
Eridim.
.
.
.
Nokta.

Gözlerimle suluyorum seni,gözümde büyüyorsun

Belki biliyorum.Ama en çok da öyle olsun istiyorum.
Yine oturacağız karşılıklı.Sen o kırmızı koltukta,bana yalvaracaksın bir filmi izlememem için.Sonlardan konuşalım.Ya da vazgeçtim konuşmayalım,ben inanırım.Hem sonra,mutlu son yoktur demiştin.Gerçekten yokmuş.Sonra benim gitme zamanım gelecek.Biliyorum.Öyle olsun istemiyorum.Gitmem gerekirken , bir kaç dakika kayıp zaman işareti verecek bana şarkılar.Gözündeki damla bana göz kırpacak.”Son Bakış ne demek?”Cevaplayamam bunu.Ama bu son olmayacak , ağzımdaki şarabın üstüne yemin ederim.Ben haksızım,bağışla.Yine sen doğruyu söylemiş olacaksın.”Bir kere daha sevişirsek ,öleceğiz.” Hayır hayır,öyle değil.Sadece ben ve üç papatya,gidişine dokunacağız.Sabah yedide gideceksin sanıyordum.Sabah…Ama akşam dönerdin değil mi?Sigara kokan yastıktaki saç telim kesti mi elini?Ama dönersin akşam.Ben de çok dönüyorum,bir sağa dönüyorum bir sola.Ama uyku tutmuyor.Uyuyabiliyorsun değil mi?Sen gidemezsin biliyorum.Seni en çok korkularından öptüm ben.Hayır,dilin sürçtü sanırım,Duygu benim adım.Bir iken iki olmasından korkup acıların , iki kez acıtıyorsun beni,yapma.Ben pencere pervazından sarkıyorum hep,halâ belden yukarım buz gibi .Evimizin herşeyi’nden kalan bir lastik,saçlarımı topluyorum.Saçlarımı koparıyor ama çıkarmıyorum.Biliyorum avucunun içindeki bir yara gibi rahatsızsın varlığımdan.Ya varlığıma alışacaksın,ya da geleceksin.Ama gelirsin .Di mi ? Geleceksin , biliyorum.Altı‘da geleceksin.
Sen gelmesen de sesini getirir çikolatalı bir rüzgâr.
Kapat pencereyi,düşüyorum.
Papatyaları da suya koy.
İki yaradan birini kanat.
Ve hala mutlu bir yazı yazamadığım için beni affet.