Fotoğraf: Umay Umay

28 Şubat 2011 Pazartesi

Kükürt z-ioksitli SHOT

Mor kadın bir aşk cinayeti hakkında kendi kendine konuşurken : " Kalp hala sıcak. Beyinde bi kaç fil tepinmiş. Midede yedi adet kelebek can çekişiyor. Fazla uzağa gitmiş olamaz(sın) " **

Hikayeler onun adıyla başlar,biterdi sıklıkla.
Ama malesef artık herşey senin adınla başlayıp benim kanımla bitiyor.
Ben ÖZ olan herşeyin içinde ÜVEY kalıyorum.Üstüne yığılıyorum.

Bir dirhem etim yok,bin ayıbımla geliyorum sana.Hep geçmesini istiyorum , ama ne zaman "geçti" desem daha cok sızlıyor yaram.

"Bir aşk bir çok aşktan yapılıyor" diyor Murathan.Senden çok aşk var mıdır ? Daha acısını biliyorum evet,daha aşkını bilmiyorum;hayır.

Yarana tütün basınca geçermiş dediler , 3 sene daha çok sigara içtim bu yalan yüzünden.Yarana göz bas geçer deselermiş keşke.Seninle gözgöze geldiğimiz gün işe yaradı sanırım tütünler.Ama duruyor göğüs kafesimin içinde yaram ; pis kokuyor , irinleri bana gülümsüyor."Bir daha kesersen hiç iyileşmem" diyor,sana olan aşkım daha bir hiddetleniyor o zaman .

Korkularımı bile bile bırakıyorum kendimi.Sendeki yaşam alanımı dilimle ıslatıyorum.Hayır bu karnımın içindekiler kelebek olamaz.Bu konuda tek hayvan benim sanırım.
"Aşk şarkılarda kalsın senin için , hayvanlı porno benim için."

Kokunu burnumdan çekmeye takatim kalmadan ciğerlerime doluyor.Sahipleşiyorsun.Aitleşiyorum.Bunu ikinci kez hissediyorum.Omzumdan geliyor o kükürtlü kibrit kokusu,yine yanıyorum ,yanıyorum diyorum ; kokusu içimde geliyor,omzumdan sızıyor kokusu.Ben bunu bir kere daha görmüştüm sanki.Çok su verirsen ölmem yani ben.Ağzımda çocuklar var , çocuklar ,çocukluklar,çocuk.
Siktir git diyorum Cem'e."Bana ne yaptın çocuk?" muş. Çocuğu da sikeyim seni de sikeyim Cem.Sus artık.Görmüyor musun işte , bataklığına düştüm.Daha ne soruyorsun.Evet bugün günlerden piç , benim adım hiç.
Bir kere bir çiçek büyütmek istemiştim.Annem ; gözün gibi bakarsan büyür ancak, dedi.Gözlerimle baktım,çürüdü.Çok su bir tek çiçeklere yaramıyor yani.Ve şimdi sanki çok ihtiyacım varmış gibi tuza,seni yaşartıyorum gözlerimde.

Dilime ağır geliyor artık bu kesikler.Camın önündeki yazdan kalan son kuşları izmaritle besledim.Onlar da gittiler.Aşkın ayak izleri , ayakkabılar değişince değişmiyor.Bastığı yerde hep o aynı izi bırakıyor.İp cambazı olsaydım eğer,ipi sen keserdin.Biliyorum.İzlerini ezberledim çünkü senin.İbadet etmeyi gözlerine bakarken öğrendim ben.Aforozumun sebebisin , bilirsin.

Dizlerim mosmor.Temizliğini kirlettim sabaha karşı.Vücudumda izin var,kokun var,adın var.Diyorum bir uzansam göğsüne,boynunla buluşsam.Anlayacağına inandırsam kendimi.Susmayacak kadar çok ağlayacaklarım var sana.Dinle beni nolur,ağlayacaklarım var diyorum .

Anlamayacaksın zaten , sol göğsümden gülümseyecek sana bir öykünün 3harfi.Adını iyi ezberledim,tadını biliyorum artık.Bir tek kendi adımı bilmiyorum ah yazık,yazık.

Umrumda bile değildin çirkin ördeğim,ben sen yokken de dişiliğime küfrettim.Sigara içtim ve kibritimi kaybettim , kükürtsüzdür.Bataklığının kralı çirkin ördeğim,ben senin failimeçhul ilk cinayetinim.Sen ise benim herkese intihar diye yutturduğum katilimsin.

Gözyaşlarım rakının bile rengini değiştirdi,her damlada daha beyaz.Her ağladığımda biraz daha kararıyor bu yol gözümde. Şimdi yine ağlıyorum.20. yaşımı kadehe senin için damlatıyorum,yanında da Müslüm Baba dinliyorum.

Aptalın tekiyim biliyorum.Sanki o yolundan dönecek,sanki beni görecek,sanki hep yaz olacak,sanki hiç sabah olmayacak,sanki akrep yine ırzına geçmeyecek yelkovanın,yelkovan arzudan deliye dönmeyecek sanki,SANKİ SEN BENİ ÖPECEKSİN - mişçesne Tanrı'yı güldürüyorum işte bu sabah ezanında da.

Sonra sevişiyoruz,sonra içimdesin,sonra bitiyor hepsi.
Sonrasında sen sağ , ben kıyamet.
Ve ben sen uyurken hep ağlıyorum aslında,sebebini en iyi bilerek.
Uyuduğunu anlayınca fısıldığıyorum kulağına:
"TANIŞTIĞIMIZA MEMNUN ÖLDÜM ÇİRKİN ÖRDEK."

17 Şubat 2011 Perşembe

Akrep

Güzel dediğim tüm kızların sevgilisiydin sen.
Fotoğraflarına her baktığımda dişiliğime küfrettirecek kadar güzel kızların.
Kompleksli de değilimdir aslında,sadece sen fazla iyilerleydin.

Ben bir gün biriyle tanıştım.Ve ardından seninle.Tanışmamız için dünya güzeli olmama gerek yoktu en azından.Ve sen zaten onca güzelliğin arasında , en fazla bir çirkin ördek yavrusu kadar sevimliydin bence.Ben de her zaman Cleves'ten gelebilecek en iyi kraliçe kadar güzeldim.En fazla bir nedime kadar gözde.Sonra diyorum,sonra tanıştım seninle.Bir akrebin yapabildiği en acıtan şey,seninle tanışmaktı.Karnımda ilişkiye giren kelebekler vardı.Hey,sanma ki sevgi olsun bunun sebebi.Zaten senden hoşlanamazdım.Yapmamalıydım bunu kendime yani,derken...Ücra bir semtte , duvarlarından su akan bir ev kiralamak ister gibi istedim seni.Aziz Valentine'in beni dışarıya boşaldığı o günde.Sevgili niyetine kiralamak isterken soktun ilk defa beni,boşalttın zehrini.Şimdi kim kimi satın alıyordu ?Derken yollarda buldum kendimi,odanda buldum.Su içmeyi sevmeyen asi bünyelerimiz vasıtasıyla tüketilen biralar,sonu gelmez muhabbetler,içimde bir sıkıntılı his ve arkadaşlar.Derken sen uykundasın.Ve ben yanında yerimi almışım.Yanyanayız yani.Gözümü hiç kırpmadan izledim seni,yine aşkın silahıyla öldürmekten korkarak kendimi.Ama bu sefer ruletti.RUS RULETİ. Bir tek hareketin , bir hareket diyorum yani Akrep,yine soktun beni.Sabaha kadar akrep yelkovanıyla sevişti,Akrep'im uyudu . Saçlarım kırık ve bu senin hiç umrunda değil.Çünkü güzel değilim.Ben kimseyi üzemem.Üzülebilseydin umrunda olurdum belki.Yani benim yeni telaşlarım,kavak yellerim falan senin hiç umrunda değil.Çünkü ilgini çekebilecek tek şey belki hislerim.Onlar da senin ilgi alanın değil.
offf.
Sabah odayı doldursun diye bekledim,yerin altındaki ışıksız odanda , yüzünü seçebilmeyi istedim.Zehrini boşaltmadığın zamanlarda nasıl görünüyordun bilmek istedim.Bilmeliydim çünkü seviyor taklidi yaparsam giderdin belki.Kimse olmasın , kimse diyorum ! Çünkü sen sadece rüyalarımda uyuyorsun ve sen uyanırsan masalım biter.Bir kere olsun ciddiye alınan bir masalım olsun istedim , aynı o güzel kızların masalları gibi.Ellerin belimdeyken bir sonbahar yaprağı gibi titredi bedenim kollarında,yüzünün iklimine su verdi dudaklarım.Ama nefes almadık birlikte ve işte bunu söylerken bir kere daha soktu Akrep'im beni. Odanın griliğine dua ettim , yanaklarımı görsen garip bulurdun belki beni.Sen keşfederken el yordamıyla beni ( kısacası ben o sırada sarhoştum nefesindeki alkol sebepli) , parmakların kulağım birşeyler fısıldadı.İşin aslı ; hani ben senin olmayacağım ya hiç , işte sen onu anlatırken bana ,hikayem son nefesini verdi. Akrep'in zehri her yerime yayılırken . En son çenemle dudağımın arasındaki en şanslı yerden kanattın , öptün beni...Gittin.

Ve şimdi benim ilk hikayemin yazarının adı sen isen , ben tek bir hikayenin bana indirildiğine inanırım.Benim bu küçük hikayemi , ben yazarken sen siliyorsan ; sayfalarca aşk indirilen tek dişi peygamberin ben olduğuma inanırım.Şimdi ben seni tanıdıysam,hep zehire susarım. Küçük zevkler zamanla nasıl dönüşüyorsa bağımlılığa,ben her gördüğüm yerde sana Akrep'in zehrini sorarım.Bu kadar masum ve tehlikeli bir hikayeyi ölçüp tartınca,terazi dengelemiyor seni.
Ve benim yüreğimden başka hiçbirşeyimin sevgilisi olamayacaksın , tek güzelliğim bu belki.
Çünkü, güzel dediğim tüm kızların sevgilisiydin sen.
Fotoğraflarına her baktığımda dişiliğime küfrettirecek kadar güzel kızların.

Eğer beni de öpersen , bir prenses olabilirim belki.

15 Şubat 2011 Salı

Sabaha karşı bozulan bir psikiloji

Yazmak istiyorum . Elimden gelen , belki de bildiğim tek şey yazmak olduğundan istiyorum bunu.Bazen ne yazacağını kestiremez insan.Altına giremediğim sorumluluklarımın üstüme çıkmasından yoruldum.Aslında tam da beni kendime düşman etmek üzereydin.Ama karar verdim seni yalnızlığınla pişman edeceğim.Bensizlik senin marifetin,biliyorsun.Eğer beni suçlamak seni bir kişilik sahibi yapabilecekse sana bu iyiliği yapmak isterim.Gözlerinden devler yarattığım gibi,gözlerimde küçülüşünü izlemek ; kendime gıpta etmek olacak.Yani yine kendime aşık edeceksin beni , kendi yüreğime.Anahtarı kilidin içinde kırdın sen , içerde olmayı derine inmeyi nasıl bekledin bilmiyorum.Ben kırmızı yollardan , kötü çocuklardan geçtim.Öpsen de geçmez yaralarım var benim.Anlayamazsın sen.Bencil olmayı gurur yapmakla aynı kefeye koyan,aldatmakla aldanmayı aynı yere barındırandır.Bunu anlayabilir misin ? Hayır.
Bir merdivende oturup sadece üç kere düşlediğin bir adamın dişlerinin arasından dilini sokup,yarasını iyileştirmektir hissetmek.Sabaha kadar hiç dokunmadan sarhoş bedenini izlemektir.Anlayamazsın.Sen sadece kendini acılardan geçirerek acı çektiğini sanarsın.Sen anca senden öteyi sorgularsın.Kendini hiç yargılamazsın.Acı bırakırsın kendine,kendi yüzünden.
Rakı içerim ben,tek değil duble duble rakı içerim.İçtikçe ağlarım,belki biraz gülerim.Ben kendimle yüzleşirim.Bu yüzden terkedişlerim nettir.

Kovsan da gitmez bir misafir gibi,öylece oturur içimde,ne kalkıp gider ne de yüzümdeki memnuniyetsizliğin farkında.Öyle yüzsüz bir sancı vardır hep yanımda.Şimdi o bahsettiğim adam gelse,düşlerimin arasına soksa dilini,alsa oradan aklımdaki zehiri.Evet keşke burda olsaydın.Bahtımın rengini birlikte değiştirirdik.Kör talihime gözlerini bağışlardı belki.

Eski bir trenin ,hikayeler bırakılmış vagonunda ..
Ah bir konuşabilsem neler anlatacağım aslında.
Benim yüreğim ağrıyor.
Bıktım artık tesellilerden,düzelecekmiş,iyileşecekmiş.
Ben kendimden verdiklerimi geri istiyorum sadece.Fazlasını değil.
Anlıyor musun beni sen de?
Keşke dedikleri gibi olabilsem.Dedikleri kadar ucuzlaşabilsem.
Sevişmenin kokusunu özledim diyebilsem.
Ama korkuyorum.Korku iyi.
Sevişirsem , deşifre ederim kendimi.
İçime girer , içimi hisseder.
Sevişirsem acımı görür yüzümde.
Seçim yapamayan insanın yüreği yoktur diyorlar.
Sen bana seçim yapabilecek bir aşk kırıntısı bırakmadın.
Senin sevgini de , yüreğini de ayrı ayrı sikeyim.
Bir bardak rakı getirin , yalvarıyorum .
Bu kalemi de alın o herife verin.
Yani anlayacağın iyice bozuldu halet-i ruhiyem.
Duymayın dinlemeyin beni  ve susun
Beni bana bırakıp , uzaklaşın inceden.

es

Karşımda gün gibi suretin var
Ama sana yazacak kelime kalmadı cebimde.
Ne yüklemler tükettim
Barındırıyor öznesi hala seni değil hayalini.
Kalbimin mazgalından bir su damlası gibi içeri sızan sen
Önemsemedin alışkanlıklarımı…
Oysa ki ılık boynuna alışmıştım en çok…

Kalmadın,eridim
Bir dal sigara gibi emildim..
Önce dışı yaktı seni,
İçi beni
Ölesiye alışmışım hayal oluşuna düşün işte..
Şimdi tenime acıdığım için
Eziyet ediyorum sevgimize.

Düştü işte
Bir düş
Bir düşüş
Bir düşteydim
Düşes’iydim düşümün
Ve düştüm.
Düşlerine düştüm,canım çok acıdı
Bak görüyor musun? kalbim kanamış
Ve kan bozmuş düşümüzü.

Ve sen kemiriyorsun şimdi etimi
Isırıyorsun dudaklarımı
Kalbim canım kadar acıyor
Sönmüyor geceler boyu ışıklarım
Gelmiyorsun.
Gelemezsin,
Ve sensiz doğan her güneş simsiyah eder tenimi.
Gidişlerine o kadar gebe ve ürkeğim ki.
Her sabah sensizlikten bozma bir kelebek doğuruyorum.
Ve gelişinde kalmadı artık umacağım bir medet.
Kelebeklerimi sensiz büyütüyorum.

Dostlar acıyor bana
Kalbin benim gibi mi atıyor sahi?
Dostlar öyle söylüyor
Duygu’n çocuklaştırıyor seni
Beklemiyorum aslında bir şey
Zaten bir tek dostluğunu istiyorum ben
Öyle ya bekleyemem zaten .
Bu yaptığım bile ayıp
Yazdığım bile ayıp , günah kalemin deftere değmesi .
Hiç olur mu biz diye bir şey
Sen ve ben dururken .
Ama,şey..ben bir şey soracaktım aslında.
Hadi beni es geçtim,
İçinde kelebeklerimize verebileceğin birkaç parça aşk var mı ?

Hoşgeldin.

Hiç yaşamadığım birşeyi özlemek gibiydi
Ve rüzgar canımı acıtsa da sevdirmiştin kendini.
tam ortasındaydım yaşamanın,
nisan sonuna beş kala
sık sık gittim...

henüz bozdurup harcamışken güzelliğimi
daha çürükleri geçmemişken
bir darbenin kalp kapakçıklarımda...
geldin..
Herşeyim yada hiç birşeyim
ne iyi ettin de geldin...

deniz hiç o kadar güzel gözükmemişti
boğazın suları sana gelişimin heyecanını yaşıyordu sanki..
ve bir başka kıtaya yolculuk ederken anladım
aitliği..
nisandı..
akşamüstü...
yüzüme hiç o kadar güzel yağmur yağmamıştı...

hiç yaşamadığım birşeyi özlemek gibiydi
sarılmak.
o an zamana hükmettim..
istasyonlar geçtim...duraklar tükettim..
aşklar tükettim yoluna
bilerek!
isteyerek!
zamanın içinden biz adına bir an seçtim sonra...
beynimde ölü görüntüler..
düştüm..tuttun elimden..

herşey yada hiçbirşey
ne farkeder!
geldin diyorum
geldin ya...
Hoşgeldin..

El-Fatiha

müsvedde kağıtlara öldürülmüş erkekler yazdım .
yazdığım mektupların üzerine ağladım .
salya sümük , yağmur çamur
sırılsıklam aşk mektupları yazdım sabahın ilk ışıklarında.

son yazım onu ağlatmıştı.
yada -mış gibi yaptı..
üzüldü sandım ..

duydun mu çocuk .
üzüldün sandım .
sen bu kadar yalana nereden bulaştın ?
kanadım , ağladım ..
aydınlıklarından midem bulanır oldu.
kustum ..
seni içimden , seni kalbimden
ve bu gece de
seni parmaklarımdan kusarak attım .

günlerimi gecelerimi yaktım .
Ucu yakılmamış bir sigara gibi gururlu bakışın
söndürülmüş izmarite benzememden ise
yanıldın çocuk.
Gözlerim senin için ağladığımdan pis.
kirliyim sana üzüldüğümden çocuk.
Aşk pazarına nur yağdı eskilere rağbet etmenden senin ..
ben o kanepede..o yatakda..
gözlerimden incileri bırakırken son gece..
o gece senden bir koku hüzmesiyle uyurken .
sen özlediğin eski kokuları
eski sandıkları açtın ...

Bu gece çok sevdiğim küçük bi çocuk öldü.
Çok kötü öldü.
ben üzüldüm .
üzüldüğüme üzüldüm ..
kendimi suçladığıma..
çocukluğuma , ilk gençliğime , kadınlığıma üzüldüm ..
kulaklarım duyduklarına üzüldü...

Şimdi içimde senden doğmayı bekleyen çocukları da öldürdüm .
Şehrimi şehrine bağlayan iki köprü yıkıldı o anda.
Gün bu gündür , duvarlarım da yıkıldı artık .
Hoşçakal , ama bende kalma artık .
Kustum seni şehrimin en pis foseptiğine.
Senden bana bir tek Unut kadı.
Gittim çocuk , hem de güle güle gittim .
Şimdi senden kalan herşeyin.
Ruhuna Fatiha vaktidir.

Küçük

Bilsen,
Bilsen toprakla su bile kıskanıyor gözlerinle gülüşünün yakışmasını
Sesindeki tiz büyüyü…
Çok sesli bir anlatıma sahip aşk..

Bense kendimi astım bulutlara
Dünyayı ayaklarımın altından ittim
Boynumda ilmek ilmek sen.
Boğazıma bir şiir düğümlenmiş,hıçkıramıyorum!
Çıkaramıyorum ağzımdan baklayı,
Sen silmediğim makyajım suratımda
Ellerinde eldivenlerle yüzümü sevmeyi daha ılık buluyor
Ve bundan gocunmuyorken,
Sana aşk diyemiyorum
Adem elmana takılmış aşkı , nefesimle alamıyorum.

Ama bilmiyorsun sen
Parmaklarına en çok benim parmaklarım yakışır mesela
Yada önemli değil bir halka geçirmen baştan 4. parmağıma
Altın parmakların dolansın ellerime..
Anlıyor musun?

Düğümlenmiş şiir ağlıyor kağıtlarda şimdi.
Ve ben gülüşünün ısıtamayacağı kutup görmedim
Ben kutupaltı iklimlerde
Ben tundralarda
Ben çöl iskelelerinde sevdim seni.
Ve şimdi ben
Karlarda boğulurcasına,
Yağmurda yanarcasına
Sözcüklerle muharebelerde…
Sen suskun ve şaşkın..

Hepsi seni anlattığım bir müsvedde hayat parçası
Benim kaderi bozuk içli kız hüzünlerim var
Tutmuyor yaşım kalbinde iki tek atmaya.
Söylesene kaç sende aşkın kimlik yaşı?
Avuçlarımda gözyaşları taşıyorum
Tüysiklet kalbine…

Ve şimdi  kolumda bir mor kelebek senden kalan
Korkunç ve ölümsüz
Kanın sıcaklığında dudaklarımdan düşmüş misal,
Bir iblisin ölmeden önceki son sözüne benziyor.
İlmek ilmek bulutlar,yükseliyoruz..

Sarmasarışık anılarım
Beni sorduğun uçan kuşları da dün azad ettim .
Yaktım sigaramı içtim dertlerimi
Ağlamaya iki kala
Ölmüş çocuklarımız bizim
Ve şimdi benden mendil satan çocuklara yardım etmemi istiyorsun
Ağlatıyorsun!
Yapma….
Tanrım! Yağmur yağdır ölü çocuklarım üstüne..

Bu kadın da kim?
Bana adını sayıklayan yabancı sen misin ?
Erkeğim , erkeğinde ruhu satılmışı olur.
Sen bensizliğe ruhunu sattın;
Hüviyetim tutmadı , kimlik resimlerim tutmadı özlemine
Ben bu aşka biraz yenik biraz yanık biraz minik kaldım
Seni  yazamam artık şiirlere.
Şair kokmuyor artık dudaklarım.

21.yy

bu yüzyılda aşk başkadır.
21. yüzyılda aşk da yoktur zaten.

herşeyimi o kadar çok verdim ki
artık herşeyden vazgeçtim..
seni seviyorum cümlesinin
sadece şarkıların sözü olduğunu anlamam için
yere düşmeme ne kadar kaldığını öğrenmek için
kollarından mı düşmeliydim adam ?

kanatlarım olmasa da meleğin olmak istemiştim..
her çocugun bir meleği,
her kadının bir ölümü olurdu benim hayatımda..
ben hep ölen meleğin olmakla mı yetinmeliydim senin gözlerin dolana kadar
gözlerin doldukça boğuldum ben gözyaşında.
benim hayallerim bedava.
hadi yak ozaman
bu kadar acı çekme
bırak kurtul o zaman..
küçük bi çocuk gibi
tabanların aşınana kadar kaç o zaman..

o zaman anlayacaksın ..
ben bu kadar önemsiz miyim?
avuçların kanayacak .. ellerimi özlemeyecek misin?

tanrım her biriniz o kadar farklısınız ki , farklarınız bile aynı artık..
ve her biriniz başka yerlerde başka zamanlarda
farklı izler bırakacaksınız
bırakın .
başka birşeye yaramaz bundan sonra yaşananlar .

ben senin kaçak bakışlarına
susan sözcüklerine alıştım .
bütün aşkların boğazını kestim ardı arkası kesilmeyen sevgilerde.
doğmamış bir çocuk hayattan nasıl korkuyorsa
öyle korkuyorum senden .
ve git artık bana kendini sevdirmeden .

ben başka bir  kıtanın akşam üstü serinliğinde
ıslak bir rüzgarla sana savrulmuştum.
şimdi aynı rüzgar seni benden ayırıyor
haydi kutla bunu
artık burada senin için gözlerime yağmur yağmıyor.
artık bu şehirde kadınlar kanayan dudaklarını gizlemiyor.
artık burada kadınlar kırmızı ruj sürmüyor.

7:15 a.m.

Yine,yeni bir gündeyim
Ve yine bu günüm sensin
Bugün seni seviyorum
Yanında uyanıyorum
Bakıyorsun
Gözümden seni akıtıyorum
Görmüyorsun.

Bugün benimsin
Bu gün bensin.
Seni bugün seviyorum
Ama yarın benimle olma
Lütfen benimle uyanma
Göz yaşlarımı göremezsin
Bu yüzden yarın benim olma
Yarın uyandığımda
Baş ucumda bulmayayım seni
Aklıma gelme sonra
Ağır koyu bir havada
Sevmeme izin verme seni..

Git önce kendini götür.
İmkansızlığını sevdirme..
Bugün kaybedeyim seni
Yarın geri gelme..
Uyanma sabah 7 yi çeyrek geçe
Düşüncelerimin içinde

Sen göz yaşlarımı görmedin
En güzel bitişin olsun bende.
Yarın uyanma benimle..

Giderken önce kendini götür
İmkansızlığını sevdirme.

once upon a time,when i was child.

Küçücük bir oda burası
Ben kaldım..
Oda değil bana ait.
Eşyalar bensizlik kokuyor.
Kırmızının feri kaçmış , turuncu kokuyor.

Palas pandıras çöktüm metruk koltuklara
Ve gözyaşıma yansımaya başladı
Bir kısa film
Oynuyoruz göz yaşımda birlikteliği
Dinlemiyor kimse beni
Dünya durmuş o an
Zaman pes demiş düşün,
Düşüşlerime sen sebepken
Aynı zamanda beni toplarken
Film birlikte oluşu işliyor
Hepsi bir aşkın halet-i ruhiyesini anlatıyor
İronik.

“Küçücük bir kadınsın sen!”
( sarılışlar görüyoruz bir boyun mesafesi )
Seni içmek yüksek derece bağımlılık yapardı
Gözlerinde miligramlarca zifir…
Başladım solumaya
Dönencelerimi buzlar kapladı.

Sonra içimde bir kadın olduğunu anladım
Çatışmaya başladık,
Ben değil o seni kendine etti aşık.
Onun gibi öpüşmeyi bilmiyordum ben.

Ne istediğini bile bilmedin,kadın ağladı
Yalnızlığından ürküyorsun ama günahkar kalıyorum içimde
Sevgin ellerimi ceplerine sakladı.
Ait olmayan eşyalarla bir evde yalnız kalakaldım.
Şimdi olur olmaz zamanlarda gel diyorsun
Bu kadar uzakken nasıl geleyim ?

Yalnızlığım beni o kadar özgür kıldı….


Şimdi bir masanın üzerine attım zarımı
Ellerinin üstüne bir parça bıraktım.
Haberin bile olmadı
Ruhun bile duymadı
Kendimi kendime anlatır oldum
Sana yeryüzü tanrım derken , koşulsuz taparken.

Midemiz bulandı bundan,
Seni oyunun ağır kuralları
Beni zar tuttu.

Ben yürüdüm sensiz başıma bir hayalin içinde.

Bir Ankara Trajedisi - 1978

Yetmişli yılların film arşivlerinden alıntı gözlerim var benim
Her şey gri , yollar gibi.
Ve ben her sabah gözlerim o yolda;
Asfalt siyahı
Derin bakışlı
Gözlerimi bitiriyorum .
Gözlerim bitiyor, yollar bitmiyor.

Kalbimde yokluk korkusu var
Burnumda yalan kokusu
Oyun içinde oyun
İçlerinizde ihaneti gördüm
Gözlerimi oyun !

Kızıl gözlü adamlar
Gözlerimi çaldılar
Beni saçlarımdan vurdular.
Kıpkırmızı gömüldüm.
Yaşamına yaşadıklarımı böldüm o an
Bölüm on altı ,
Kalan : Aşk.
Bize aşk kaldı,bölündük .

İstiridyelerden bozma kalp kapakçıklarım kırıldı
Ve ben bozkır şehirlerden ülkeler yaptım sonra
Saatimin akrebiyle yelkovanını çalmışlar
Hiç bilemedim zamanı
Çok mu geç kaldım sevgilim ?
Rengarenk mi artık filmlerin ?
Zamanımızı çalmışlar
Gözlerimi de çaldılar .

Küfürlerden küf tuttu dudaklarım
Tekrar tekrar tadına baktığım yaşanmışlıklarıma tükürmekten
Yosun tuttu damağım.
Oysa yaşanmışlıklar
Yalan-mış.

Ben yalanlar yedim sevgilim
Midem kurtlandı
Yalanları hep
Nefret kusarak ödedim ben
Tatlı düşlerim hep dişlerimi çürüttü
Düşlerimi çektiler sevgilim
Saçlarımdan gömdüler beni.

Oysa yüzün eskimeye yüz tutmuş sevgili
Yaşamak kokan
Yaşlanmaktan korkan.
Senin yıllarından rakamları da ben çalacağım şimdi.
Bilinmeyen zamanları tüketeceğim…
Ama sen yine de tut elimi
Kem gözleri göremeyen kör gözlerim var benim
Bilirsin , göremesem de hissederim
Düşlerimden tut ,sürükle
Büyüt ölü bebeklerimi.