Fotoğraf: Umay Umay

22 Ağustos 2010 Pazar

Ankara'da Deniz yok mu ? KAPA ÇENENİ ANNE!

Biraz soğuk ve anlatıldığı kadar da ürkütücü olmayan , kimselere söylemediğim ama zaten tanıdık olduğum otobüs yolculukları yapmaktı sanki, seni sevmek .
bir şeylerin bu kadar büyüdüğünden habersiz,zaman aksaktı bizim için . geride kalmıştım ama , bazen geri kalmışlıklarımda bile senin ellerini tutmaya çalışıyordum . Geç kaldığım zamanlar hep senin ellerini tutuyordum . Zaman beni sana sürüklüyordu , senin hiç de beni barındırmadığın zamanlarda .
bambaşka lisanlarda aynı kelimeleri anlattığımıza inandırmaya çalışıyordum kendimi.Uzun yolculukların kıta sahanlıklarında gözlerimi otobüsün büyük ve kırmızı (!) puntolarla yapılmış saati alıyor . Yine gitmeler ve kalmalar , otobüslerde yaşanıyor .
Naneli şeker kokuları arasında yolculuklar yapıyorum sana , pek alışık olduğum kolonya şişeleriyle.

“acaba ?”
“ yoksa…”
“ya olmazsa ?”

olacakları yaşamışçasına geliyorum yanına aslında . o günü sana anlatabilmek için yazıyorum .belki de hala anlatacak bir şeylerimin oluşundan .
sensizlikle arkadaş olacağım zamanların gelmesinden korkuyorum . ıslak ve ince dudaklarından çıkacak tek kelimeye tutsak , yollar geçiyor ve şehrine geliyorum .
çocukluğumun pamuk şekerlerine benzeyen bulutlar tüketiyorum .
yağmur yüklü , yağmur şarkıları geçiyorum.
Elimde 16 parça kırık hayalle , bozkırındayım .

Hiç görmediğim , aklımda hayal meyal canlandırdığım bir şehirdeyim artık . kalbimin bir kısmı hala çalışır durumda .
Beni o şehirden artık ne aşk kurtarabiliyor , ne de başka dilde seni sevdim’ler.
Oradayım işte tam karşında ! Tanrım seni görebiliyorum .
Kokun içimde dansını ediyor , kadeh tokuşturuyoruz .Masada insan yüzleri , çatal bıçak sesleri arasında hiç söylemediğin ama hep duymayı beklediğim aşkı yaşıyoruz .
“bu gece ağlamayacaksın bebeğim …”

üşüyorum . Ellerini giyindim . Evet , artık sıcak . yanımdaki kimse üşümüyor onlarda bizim gibi .
ıslak dudaklarından adım çıkıyor ve yaşadığım her şeyin üstüne tükürürcesine beni öpüyor .
ve ürkütmekten bile delice ürkmüş sen
o dar , o küçük, o ömrümün en güzel uykusuna yatıyorsun ben ve beyaz tenimle .
teninin tenime değdiği her yer yaşam alanım oluyor .
duygu aynayı kırıyor .
duygu yanmış , yakılmış , yalanlara delirmiş .
duygu en ağzı bozuk aşk mektubu .
Gitmek zorunda olduğum için git diyen gözlerinle baş başa kalıyorum .
Yanaklarımı gözyaşları çalıyor hemen.
Oysa ki ben sadece senin yanında güzeldim .
Ama gitmeliydim .
Tek istediğim o terminaldeki insanlara benzememekti.
Ve ben o terminalde sessizce giderken , sen yoktun .
Muavin seslendi .
Onbir buçuk Ayrılık-İstanbul yolcusu kalmasın !
Sadece o insanlara benzemek istememiştim senin yokluğunda çünkü ben sadece senin yanında güzeldim .

İçinde deniz barındırmayan şehirleri sevmediğimi sanardı annem .
Ankara’da deniz yok , ne yapacaksın oralarda
Ankara’da Deniz yok mu ? Kapa çeneni anne !
Yağmura bulutu unutturan ıslak şarkılar dinledim. Haritadan aramızdaki bütün şehirleri çaldım sana yakın kalabilmek için .
Ben sadece seni seveyim diye bu şehirden kimse yanına gelmiyor .

Ben daha öncede tek başıma olduğum aynalar kırmıştım bacak aramda .
Üzüntümü sadece bir kişi anlıyor , hırsız gözyaşlarımdan tanıyor beni .
“o seni seviyor , sadece anlatış yolu biraz uzun…” diyor .
bir hayalin yıkımısın sen ..Sen yolcusun … bir iç şehirde yarım kalmış umutların var ..
denizsiz , sahilsiz , martısız şehirlerde kırmışsın aynalarını …
KAPAT ÇENENİ diyorum sana … Ankara ‘ da deniz var siz görmüyorsunuz , bilmiyorsunuz siz !

Sen beni sev sevgilim , en çok beni sev .

Ben hırsızım sevgilim , şehrine giden bütün yolları ben çaldım , bütün yollarına hayaller bıraktım ki geri dönersem kolay bulayım yollarını diye . bir akşam üstü arkandan baktığım yollardan , kahverengi koltuklara dönmek kolay olsun diye . ama sen yine de en çok beni sev .

Sabah oldu . Ankara’dan ayrılık şehrine geldiğim için küfür ettim , sigara içtim ve her yerine tükürdüm bu şehrin . İlk defa bu şehirden nefret ettim .

Sen yoktun .

İstersen beni hatırlama,
Ayla yıldız yan yana geldiği zaman aklına gelmeyebilirim belki.
Önemli değil o kadar da
İstersen beni unut
Ama fotoğrafın yastığımda durdukça kokun geliyor burnuma .
Bir kez daha yağmurun altında kalırsam , boğulurum biliyorsun .
Haydi bir deniz kenarına oturalım
saçlarımı okşayarak uyut beni .
artık öpüşelim.

Özledim…özledim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

bir şey diyeceğim