Fotoğraf: Umay Umay

17 Mayıs 2011 Salı

bir okyanus'tan bir iç deniz'e.

Bir okyanus'tan bir iç deniz'e
....
Parmak ucumla,yatağa dağılmış külleri toplarken düşündüm.Bir gülüşün gözlere dökülüşü nasıl anlatılabilirdi?Benim için en acı gülüş,dünyanın gözlerime dökülüşü..Yüreğime değmeden yüreği eriten masumiyet,şimdi her gece eziyet demekti ciğerlerime.
Bir kokuya , tek seferde alışmaktı sana karışmak.Abimin yüzüne bir kere daha mahcubiyetle bakmaktı,o nefret edilen şehirdeki çocuğu haklı çıkarmaktı."Daha bunlar iyi günlerim" sözünü bir ayet gibi kaderine işlemekti .
..
Fısıldadım geceye , uykusuzca.Beni sevdiğin için ,kokunu bırakmış olamazsın.Bunu bilerek yapmış olma ihtimalini bilmiyorum ama,isteyerek yapmadığını hissedecek kadar çok kanıyorum.Şekersiz ve sütsüz kahvemden kalan son yuduma sigaramı atıyorum.Sana yalan söyledim genç adam,sigarayı bırakmadım.
Kendi cümlelerimi , kendime tekrarlıyorum.Yüzümde memnuniyetsiz bir lanet var,senin yüzünden , artık ikinci bir şeyi sevemiyorum.
"Daha erken değil mi , erken...ama istiy...hayır..zaman..erkendi..."
Hayır! Hayır,ben konuşmuyorum.Bacaklarım titriyor.Şimdi şereflisin,çünkü sevmediğin birine sarılmıyorsun.Şerefsizlik yapmıyorsun,sevmiyorsun çünkü ya,sarılırsan kırılır.Sevmediğin bir sevişmenin onursuzluğunu dudaklarına yapıştırıp,bir daha hayalini kuramayacağım iki kişilik uykulara gömüyorsun beni.Ya da bunların hepsi mi KADERDİ?
...
Ben sebepli suçluyordum yüreğimi; seni içime kim ittirdi ? Yalınayak,kanatarak gezinirken gözbebeklerimde,yüreğimi aşındırarak kaçan senin hangi karakterindi? Cümlelerimle yüceltiyorum seni,acımasızlığımın tümü kendime.Bir sigara içimlik zamanda , seni gamsızlaştıran , beni yorgunlaştıran da yine benim cümlelerim değil mi ! Kelimeler keskin...
Ağlamıyorum,hem aşk kaç harften yapılıyor biliyorum.Hayallerimde yolculuk ediyorum,her yere götürüyorum seni,her yerdesin benimle...Benim hayallerimi,emir kipinde sürüklüyorsun kendine. Canının acısıyla alev alev yanıyordun ve söndürebilecek bir tek benim gözyaşlarım vardı, hepsi buydu sanırım.
...
Ben küçücük bir çocuktum,kumbaram biriktirdiğim sen'lerden sancılanıyordu...Yazmak için acı çekmekti sendeki adı,ben kusabilmek için bir İÇ yaptım kağıtlardan kendime.Senin  asaletin , benim sefaletim oldu . Ayıplayabilirsin şimdi beni.Bahar aylarında papatya taçları yerine,kitap arasında sakladığım o küçücük çiçekle dalga geçebilirsin de.
Ben kırılmış parçalar gibi sakladım seni,sen gülüşünle bir gülü soldurdun .
...
Omzuma yerleştirdiğim kokunla, asil yalanlarını okyaşıp uyudum yalnız başıma yatağımda.Yalanın beni piç etti, gülüyordun sen oysa.Utanmadın! Gitmedin! Kalmadın da...
Ben ağlamadım.
Ne ben çocuktum, ne sen delikanlı , ikimiz de suçluyduk, ben de değildim haklı...
Ben ağlamadım.
Sigarayı bırakmadım.
Yatağa oturdum , 20 satırlık bir  "ne acı,yazık" hikayeye sarıldım.
Kaderin yanağımda dans edişini izledim,durdurdum,geri sardım.Sana anlatmak zorundaydım.Ben okyanusumu kucağıma alamadım.Uzak bir şehirde,bir çocuktan bir baba yaratamadım.Ve şimdi bir genç,bir adam,bir yalan,iki yazıkla bu şehri terkedişimi düşlüyorum ...
Ve sigara içiyorum.Asla anlamayacağın bir dille,yalanının tadına bakıyorum.
Şimdi yalnızlık yok evde, ama;
Ağlıyorum.
Oturmuşum yatağıma,
Kendim için ağlıyorum.

GÜLSEREN AYDIN'A

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

bir şey diyeceğim